www.yabancidil.info
Sayfa 1 / 102
DAS DEUTSCHE ALPHABET (ALMAN ALFABESİ) abcdefghıjklmnopqrstuvwxyz
Umlaute: a, ö, ü Bu harflerden sesli olanlara (a, e, i, o, u) Vokal, sessiz olanlara ise Konsonant denir. Noktalı harflere (ä (e okunur), ö, ü) Umlaut denir. Diphtong adı verilen çift sesli harflerin okunuşları şöyledir: ei=ay (Mein=mayn: Benim) eu=oy (Euch=Oyh: Sizi, Size) ie=iî (Dienstag=Diînstag: Salı), au=au (Auch: Auh: -de, -da). Almanca'daki β=ss (sert s, Strasse=ştrasse: Cadde), v=f (Volk=folk: Halk), z=ts (Zeitung=Tseitung: Gazete) s=z (Seife=Zayfe: Sabun) olarak okunur. Yan yana gelen bazı sessiz harflerin çıkardığı sesler ise şöyledir: sch=ş (Schirm=Şirm: Şemsiye) ch=h (Buch=Buh: Kitap) st=şt (Strasse=Ştrasse),
Sayfa 2 / 102
sp=şp (Sport=Şport), ng=(genizden) n (Achtung=Achtung: Dikkat), ph=f (Photo=Foto: Fotoğraf).
DAS NOMEN (AD, İSİM)
Almanca'da isimler basit, türemiş ve birleşik isimler olmak üzere üç türlüdür. Basit isimler ek almamış ve başka bir kelimeyle de birleşik olmayan isimlerdir. Örnek: Heft. Türemiş isimler ek almış olan isimlerdir. Örnek: das Reden (Bu isim reden fiilinden türemiştir). Birleşik isimler ise, birden fazla kelimenin birleşmesinden oluşmuş isimlerdir. Örnek: Fupball (Fuβ (Ayak)+Ball (Top)).Almanca da özel isimler gibi eşya, cisim isimleri de büyükharfle başlar. Örnek,Ich kaufe ein Heft. Ben bir defter satın alıyorum.
Almanca'da her ismin bir Artikel'i (belirlilik takısı) vardır. İsimlerin başına gelen Artikeller der (maskulin, erillik), die (feminin, dişillik) veya das (neutral) olabilir. Örnek, der Bleistift (kurşunkalem), die Tasche (çanta) ve das Auto (araba) gibi. Bunlara belirli Artikel denir. Artikeller belirsiz de olabilir. Şöyle ki, ein Belistift (herhangi bir kurşunkalem), eine Tasche
Sayfa 3 / 102
(herhangi bir çanta) ve ein Auto (herhangi bir araba) gibi. Olumsuz olarak kullanmak istediğimizde belirsiz Artikellerin başına (k) harfi getiririz: kein Bleistift (hiçbir kurşunkalem), keine Tasche (hiçbir çanta) ve kein Auto (hiçbir araba) gibi. Çoğul isimlerin Artikelleri her zaman die olur.
Almanca'da isimlerin Artikelleri ve çoğullarıyla ilgili bazı sınırlı kuralların dışında kapsamlı kurallar bulunmadığından, her ismi ezberlerken anlamıyla birlikte, artikelini ve çoğulunu (plural) ezberlemeliyiz. Örneğin "araba" sözcüğünün Almancasını yalnızca "Auto" olarak değil, "das Auto, die Autos" olarak ezberlemeliyiz.
Almanca'da isimlerin çekimi, Artikellerin değişmesiyle olur. Yalın hâle Nominativ;
-i hâline Akkusativ;
-e hâline Dativ;
-in hâline ise Genitiv denir.
Sayfa 4 / 102
İsmin hallerine göre Artikellerin aldığı şekiller şöyledir:
Singular
Nominativ
Akkusativ
der Mann adam
den Mann adamı dem Mann
(Tekil)
Dativ
Genitiv
des Mannes
adama
adamın
(k)einem Mann
(k)eines Mannes
(k)ein Mann
(k)einen Mann
das Kind çocuk
das Kind çocuğu dem Kind
des Kindes
__çocuğa
çocuğun
(k)ein Kind
(k)ein Kind
(k)einem Kind
(k)eines Kindes
die Frau kadın
die Frau kadını
der Frau kadına
der Frau kadının
(k)eine Frau
(k)eine Frau
(k)einer Frau
(k)einer Frau
Sayfa 5 / 102
Plural
die Mânner
die Mânner
den Mânnern
der Mânner
(Çoğul)
adamlar
adamları
adamlara
adamların
die Kinder
die Kinder
den Kindern
der Kinder
çocuklar
çocukları
çocuklara
çocukların
die Frauen
die Frauen
den Frauen
der Frauen
kadınlar
kadınları
kadınlara
kadınların
Akkusativ, Dativ ve Genitiv'e örnekler,
Ich sehe meinen Freund. Arkadaşımı soruyorum.
Ich helfe meiner Tante. Teyzeme yardım ediyorum.
Das ist das Auto meines Lehrers. Bu, öğretmenimin arabasıdır. 1. Genitiv çoğu zaman von+Dativ şeklinde kurulur. Örneğin yukarıda geçen "Das ist das Auto meines Lehrers" cümlesi, "Das ist das Auto von meinem Lehrer" şeklinde de ifade edilebilirdi.
Sayfa 6 / 102
2. Özel isimlerin Genitiv halleri, sonlarına gelen -s takısıyla kurulur. Örneğin "Alis Buch ist auf dem Tisch" (Ali'nin kitabı masanın üzerindedir) gibi. DAS PRONOMEN (ZAMİR)
Almanca'da kişi zamirleri olan 'ich, du, er-sie-es, wir, ihr, sie, Sie' zamirlerine 'Personalpronomen' denir. İyelik zamirleri olan 'mein (benim), dein (senin), sein-ihr-sein (onun), unser (bizim), euer (sizin), ihr (onların), İhr (Sizin)' ise 'Possesivpronomen' olarak adlandırılır. İsimlerin çekimlerine paralel olarak zamirlerin çekimleri şöyledirSayfa 6 / 102
:
Nominativ
Akkusativ
SayfaDativ 7 / 102
Genitiv
ich
Mich
mir
Meiner
ben
beni
bana
benim
du
dich
dir
deiner
sen
seni
sana
senin
er
ihn
ihm
seiner
sie
sie
ihr
Ihrer
es
es
Ihm
seiner
0
onu
ona
onun
wir
uns
uns
Unser
biz
bizi
bize
bizim
ihr
euch
euch
euer
siz
sizi
size
sizin
sie
sie
ihnen
ihrer
onlar
onları
onlara
onların
Sie
Sie
İhnen
Ihrer
Siz (nezaket)
Sizi
Size
Sizin
Sayfa 8 / 102
Almanca'da isim ve zamirlerin cümlede sıralanış kuralları şöyledir:
A. İsimlerde,
1. Nominativ (yalın hal) 2. Dativ (-e hali) 3. Akkusativ (-i hali) şeklinde sıralanır. Örnek,
Der Mann gibt der Frau die Zeitung. Adam kadına gazete veriyor.
B. Zamirlerde,
1. Nominativ 2. Akkusativ 3. Dativ şeklinde sıralanır. Yukarıdaki cümlede isimlerin yerine zamir koyarak, cümleyi şöyle ifade ederiz:
Er (der Mann) gibt sie (die Tasche) ihr (der Frau).
Sayfa 9 / 102
1. Nominativ (yalın hal) 2. Dativ (-e hali) 3. Akkusativ (-i hali) şeklinde sıralanır. Örnek,
Der Mann gibt der Frau die Zeitung. Adam kadına gazete veriyor.
B. Zamirlerde,
1. Nominativ
2. Akkusativ
3. Dativ şeklinde sıralanır.
Yukarıdaki cümlede isimlerin yerine zamir koyarak, cümleyi şöyle ifade ederiz:
Er (der Mann) gibt sie (die Tasche) ihr (der Frau).
DAS VERB (Fiil)
Sayfa 10 / 102
Almanca'da fiillerin çoğu -en veya -n takısı ile biter. Bu takı kaldırıldığında geriye kalan, fiilin köküdür. Fiillerin, şimdiki zaman ve geniş zamana (Prâsens) göre çekimi bu köklere ilave edilen eklerle gerçekleşir. Örneğin, fragen (sormak) fiilinin kökü frag-'dır. Fiillerin çekimi sırasında köklerine gelen ekler şu şekildedir:
ich frage ………………………… Soruyorum
du fragst ……………………….. Soruyorsun
er fragt…………………………….(O erkek, eril) Soruyor
sie fragt ………………………….(0 bayan, dişil) Soruyor
es fragt ………………………… (0 neutral) Soruyor
wir fragen …………………… (Biz) Soruyoruz
ihr fragt ……………………… (Sizler) Soruyorsunuz
Sayfa 11 / 102
sie fragen …………………… (Onlar) Soruyorlar
Sie fragen…………………. (Efendim siz/nezaket) Soruyorsunuz
Bu çizelgede fiilin (fragen) köküne (frag) ilave edilen ekler
(e, st, t, en, t, en) ekleri çekim ekleridir.
Ancak Almanca'da fiillerin çekimi sırasında kök, hep aynı şekilde kalmayabilir. Fiil çekimi sırasında kökün değişip değişmemesine göre fiiller iki türlü olabilir.
1. Zayıf/Düzenli Fiiller (Schwache Verben): Zayıf/Düzenli fiillerin çekiminde, fiilin kökünde değişiklik olmaz. Örnek: fragen (Bu fiilin çekimi hemen üstteki tabloda verilmiştir)
2. Kuvvetli/Düzensiz Fiiller (Starke Verben): Kuvvetli/Düzensiz fiillerin çekimi sırasında 2. tekil (du) ve 3. tekil (er, sie, es) şahıslarda değişiklik olur. Çok kullanılan bazı düzensiz fiiller şunlardır: Geben, sehen, lesen, nehmen, essen, helfen, sprechen, vergessen, treffen, schlafen, tragen, laufen.
Sayfa 12 / 102
Böyle bir fiilin çekiminin örneğini lesen fiilinde görelim:
ich lese, du liest, er-sie-es liest, wir lesen, ihr lest, sie lesen, Sie lessen
1. Kökü (d) veya (t) ile biten fiillerin hepsi, (m) ve (n) ile biten fiillerin çoğu du, er/sie/es, ihr şahıslarının çekimlerinde kök ile ek arasına (e) kaynaştırma harfi alırlar. Örneğin, arbeiten (çalışmak) fiilinin çekiminde "du arbeitest", "er, sie, es arbeitet", "ihr arbeitet" şeklinde kullanılır.
2. Fiilin kökünde (a) harfi varsa (äa), (o) harfi varsa (ö) olabilir. Örneğin, fahren (taşıtla gitmek) fiilinin çekimi şöyledir: lch fahre, du fährst, er/sie/es fährt, wir fahren, ihr fahrt, sie fahren
Sayfa 13 / 102
Almanca'da çok kullanılan iki yardımcı fiil olan haben (sahip olmak) ve sein (olmak) fiillerinin çekimleri biraz farklı olup şöyledir:
haben
sein
ich
habe
bin
du
hast
bist
er
hat
ist
sie
hat
ist
Sayfa 14 / 102
es
hat
ist
wir
haben
sind
ihr
habt
seid
sie
haben
sind
Sie
haben
sind
Örnek,
lch habe eine Tasche. Benim bir çantam var/ Ben bir çantaya sahibim.
lch bin eine Schülerin. Ben bir kız öğrenciyim.
Sayfa 15 / 102
DER İMPERATİV
(EMİR)
Almanca'da emir (imperativ) du (sen), ihr (sizler) ve Sie (siz-nezaket) şahıslarında olur ve şu şekildedir:
1. İkinci tekil şahıs olan (du) zamirinde, mastarın sonundaki n veya -en takısı
atılır. Örnek,
machen (yapmak)
->
du machst (sen yapıyorsun) ->
->
du liest (sen okuyorsun)
mach! (yap!)
lesen (okumak)
->
(oku!)
2. İkinci çoğul şahıs (ihr) ve nezaket (Sie) şahıslarında ise, emir, prâsens (şimdiki zaman)'teki çekimlerinin aynısıdır. Örnek,
lies!
Sayfa 16 / 102
geben (vermek)
->
ihr gebt (sizler veriyorsunuz)
(verin!) arbeiten (çalışmak) ->
Sie arbeiten (Siz
çalışıyorsunuz)
-> Arbeiten Sie bitte! (Lüften çalışır mısınız?).
Sein fiilinin emri biraz daha farklıdır. Örnek,
Sei vorsichtig! Dikkatli ol!
Seid vorsichtig! Dikkatli olun! (sizler)
Seien Sie vorsichtig! Dikkatli olunuz! (nezaket)
DİE MODALVERBEN
■
(MODAL FİİLLER)
-> gebt!
Sayfa 17 / 102
Modal fiiller daima ikinci bir fiille birlikte bulunurlar. Bir cümlede modal fiil kullanılmışsa, ikinci sırada modal fiil gelir, asıl fiil ise sonda, mastar halde gelir. Cümlenin öznesine göre çekilecek olan fiil, modal fiil olup, diğer fiil mastar halde kalır. Örnek,
lch gehe in die Stadt. Şehre gidiyorum.
lch will in die Stadt gehen. Şehre gitmek istiyorum.
Başlıca modal fiiller şunlardır: wollen (istemek), können (yapabilmek), müssen (zorunda olmak), sollen (gerekmek), dürfen (bir şeyi yapmaya izinli olmak), mögen (istemek).
Sayfa 18 / 102
Bu fiillerin çekimleri şu şekildedir:
wollen können müssen sollen dürfen mögen möchten
ich
will
kann
du
willst kannst musst
solist darfst magst möchtest
er
will
kann
muss
soll
darf
mag
möchte
sie
will
kann
muss
soll
darf
mag
möchte
es
will
kann
muss
soll
darf
mag
möchte
wir
wollen können müssen sollen dürfen mögen möchten
ihr
wollt
sie
wollen können müssen sollen dürfen mögen möchten
könnt
muss
müsst
soll
sollt
darf
dürft
mag
mögt
möchte
möchtet
Sayfa 19 / 102
Sie
wollen können müssen sollen dürfen mögen möchten
DİE ZEITFORMEN
(ZAMANLAR)
Almanca'da beş temel zaman vardır:
Präsens
: Geniş Zaman, Şimdiki zaman
Präteritum
: Yakın geçmiş zaman
Perfekt
:-di'li geçmiş zaman
Plusquamperfekt
: -miş'li geçmiş zaman
Futur
: Gelecek zaman (Futur I, Futur II)
Bu beş zaman, fiillerin üç temel durumundan (Grundformen) hareketle oluşturulur. Bunlar Prasens, Prâteritum ve Perfekt zamanlarıdır. Örnek,
Sayfa 20 / 102
holen-holte-hat geholt (almak-alıyordu-aldı)
lesen-las- hat gelesen (okumak-okuyordu-okudu)
schreiben-schrieb- hat geschrieben (yazmak-yazıyordu-yazdı)
Ne var ki, Almanca'da bazı fiillerin (schwache Verben/Düzenli fiiller) prasens, prâteritum ve perfekt çekimleri kurallı iken, birçok fiilin (starke Verben/Düzensiz Fiiller) çekimi ise kuralsız olup, ezbere dayalıdır.
Zayıf fiillerin Präteritum ve Perfekt yapılmasında genel olarak şu kural geçerlidir:
Önce fiilin mastarının sonundaki -n, -en takısı atılır. Kalan köke -te takısı eklenerek Präteritum elde edilmiş olur. Fiil Perfekt yapılmak istendiğinde ise, kökün başına (ge) takısı ve sonuna -t eklenir. Örnek,
lernen (ögrenmek)-lernte (yakın geçmişte öğrendi)-hat gelernt (öğrendi).
Sayfa 21 / 102
1. Ayrılmayan fiiller, Perfektte, başına (ge) almaz. Örnek,
bekommen-bekam-hat bekommen
vergessen-vergass-hat vergessen
gehören-gehörte-hat gehört
2. Sonu -ieren ile biten fiiller de Perfektte sonuna (ge) almaz. Örnek,
diskutieren-diskutierte-hat diskutiert
Sayfa 22 / 102
3. Modalverbler Prâteritum yapılırken, fiildeki ü ve ö" harfleri u ve o'ya dönüşür. Örnek,
müssen-musste
dürfen-durfte
können-konnte
4. Ayrılan fiillerin Präteritum ve Perfektleri ise şu şekilde yapılır:
aufmachen (açmak)-machte auf-(hat) aufgemacht
Almanca'da çok kullanılan haben, sein ve werden fiillerinin Präteritumlarının çekim tablosu aşağıdaki gibidir:
haben (hatten)
sein (waren)
wverden (wurden)
ich
hatte
war
wurde
du
hattest
warst
wurdest
Sayfa 23 / 102
er
hatte
war
wurde
sie
hatte
war
wurde
es
hatte
war
wurde
wir
hatten
waren
wurden
ihr
hattet
wart
wurdet
sie
hatten
waren
wurden
Sie
hatten
waren
wurden
Partizip Perfekt
Fiillerin Perfektleri "haben" veya "sein" fiilleriyle yapılır. Örneğin, "lch habe ein Buch gelesen" (Ben bir kitap okudum) gibi. Ancak hangi fiilin haben, hangi fiilin sein fiili ile geçmiş
Sayfa 24 / 102
zaman yapılacağına dair, az sayılabilecek bazı kurallar dışında kural olmayıp, bu fiillerin ezberlenmesi gerekir. Söz konusu az sayıdaki kurallar şunlardır:
1. Fiil geçişsiz ise veya hareket bildiriyorsa, "sein" ile Perfekt yapılır. Örnek,
Ali ist in die Schule gegangen Ali okula gitti
(Bu kuralın istisnası bleiben fiilidir. Bu fiil hareket bildirmediği halde sein ile kullanılır. Örnek, Ayşe ist zu Hause geblieben.)
2. Geçişli fiiller ve reflexiv (dönüşlü, 'sich' ile kullanılan) fiiller "haben" ile kullanılır. Örnek,
lch habe die Tasche getragen. Çantayı taşıdım.
Ali hat sich über die Ferien gefreut. Ali tatilden dolayı sevindi.
Sayfa 25 / 102
İçerisinde modal fiil bulunan bir cümle Perfekt yapılırken, modal fiil mastar olarak cümlenin sonuna atılır. Örnek, Ali kann Auto fahren. Ali araba kullanabiliyor. Ali hat Auto fahren können. Ali araba kullanabiliyordu. Ayrılabilen fiillerin Perfektlerinde -ge eki, önek ile fiil arasına girer. Örnek,
Der Zug ist um 08.00 Uhr abgefahren. Tren 08.00'da hareket etti.
Sayfa 26 / 102
Plusquamperfekt
-miş'li geçmiş zamanı ifade eden Plusquamperfektin yapılışı Perfekt gibidir; şu farkla ki, Plusquamperfektte haben ve sein fiillerinin Prâteritumlan alınır. Örnek,
Ayşe ist nach İstanbul gekommen. (Perfekt) Ayşe İstanbul'a geldi.
Ayşe war nach İstanbul gekommen. (Plusquamperfekt) Ayşe İstanbul'a gelmişti.
Mehmet hat seine Tante besucht. (Perfekt) Mehmet, teyzesini ziyaret etti.
Mehmet hatte seine Tante besucht. (Plusquamperfekt) Mehmet, teyzesini ziyaret etmişti. Futur I (Gelecek Zaman) Gelecek zaman, Almanca'da "werden" fiili ile yapılır.
Sayfa 27 / 102
Tülin fâhrt nach Ankara. Tülin Ankara'ya gidiyor. Tülin wird nach Ankara fahren. Tülin Ankara'ya gidecek.
Werden fiilinin çekimi şu şekildedir:
werden
ich
werde
du
wirst
er
wird
sie
wird
es
wird
wir
werden
ihr
werdet
Sayfa 28 / 102
sie
werden
sie
werden
Bu anlatılan Fütur l'dir. Bir de Fütur II vardır ki, günlük konuşmada pek az kullanılmakla birlikte, özellikle yazı dili açısından bu konuyu bilmekte yarar vardır.
Fütur II
Fütur II'de olmuş bir olayla ilgili tahminde bulunma söz konusudur. Örnek,
Tülin wird in İstanbul angekommen sein. Tülin, İstanbul'a ulaşmış olmalı.
Ahmet wird das Buch gelesen haben. Ahmet, kitabı okumuş olmalı.
Dikkat edilirse, Fütur II'de, cümledeki fiile göre, sona haben ya da sein
Sayfa 29 / 102
yardımcı fiillerinden birisi gelmektedir.
İSTE STARKER UND UNREGELMASSIGER VERBEN (KUVVETLİ VE DÜZENSİZ FİİLLERİN LİSTESİ)
INFINITIV
PRATERİTUM P. PERFEKT
ANLAMI
backen/bäckt
buk, backte
hat gebacken
fırında pişirmek
befehlen/befiehlt
befahl
hat befohlen
emretmek
beginnen
begann
hat begonnen
başlamak
beissen
biss
hat gebissen
ısırmak
bergen/birgt
barg
hat geborgen
kurtarmak
bersten/birst
barst
ist geborsten
patlamak, yarılmak
Sayfa 30 / 102
beweisen
bewies
hat bev/iesen
ispatlamak
bev/erben / bevvi rbt
bev/arb
hat beworben
başvurmak
biegen
bog
hat gebogen
bükmek
bieten
bot
hat geboten
sunmak
binden
band
hat gebunden
bağlamak
bitten
bat
hat gebeten
rica etmek
blasen/blâst
blies
hat geblasen
üfürmek
bleiben
blieb
ist geblieben
kalmak
erbleichen
erblich
ist erblichen
solmak
braten/brât, (bratet)
briet
hat gebraten
kızartmak
brechen/bricht
brach
ist gebrochen
kırılmak
brennen
brannte
hat gebrannt
yanmak
Sayfa 31 / 102
bringen
brachte
hat gebracht
getirmek
denken
dachte
hat gedacht
düşünmek
dingen
dang
hat gedungen
ücretle almak, tutmak
dreschen/drischt
drosch
hat gedroschen
harman dövmek
dringen
drang
ist / hat gedrungen zorlanmak
dünken/es dünkt mich
mich deuchte
hat gedeucht
öyle gelmek
dürfen/darf
durfte
hat gedurft
izinli olmak
empfehlen/empfiehlt
empfahl
hat empfohlen
tavsiye etmek
erschrecken/erschrickt
erschrak
hat erschrocken
korkutmak
essen/isst
ass
hat gegessen
yemek
fahren/fâhrt
fuhr
ist/hat gefahren
gitmek, sürmek
fallen/fâllt
fiel
ist gefallen
düşmek
Sayfa 32 / 102
fangen/fângt
fing
hat gefangen
yakalamak
finden
fand
hat gefunden
bulmak
fliegen
flog
ist/hat geflogen
uçakla gitmek, uçmak
fliehen
floh
ist geflohen
kaçmak
fliessen
floss
ist gef lossen
akmak
fressen/frisst
fraβ
hat gefressen
(hayvan için) yemek
frieren
fror
hat gefroren
üşümek
gebären/gebiert
gebar
hat geboren
doğurmak
geben /gibt
gab
hat gegeben
vermek
gedeihen
gedieh
ist gediehen
gelişmek
Sayfa 33 / 102
INFINITIV
PRATERİTUM P. PERFEKT
ANLAMI
gehen
ging
ist gegangen
gitmek
gelingen/es gelingt
gelang
ist gelungen
başarmak
gelten/es gilt
galt
hat gegolten
geçerli olmak
genesen/genest
genas
ist genesen
iyileşmek
geniessen
genoss
hat genossen
tadını çıkarmak
geschehen/es geschieht
geschah
ist geschehen
meydana gelmek
gewinnen
gewann
hat gewonnen
kazanmak
giessen
goss
hat gegossen
dökmek
gleichen
glich
hat geglichen
benzemek
gleiten
glitt
ist geglitten
kaymak
graben/gräbt
grub
hat gegraben
kazmak
Sayfa 34 / 102
greifen
griff
hat gegriffen
tutmak, sarılmak
haben
hatte
hat gehabt
sahip olmak
halten/hält
hielt
hat gehalten
tutmak
hängen/hängt
hing
hat gehangen
asılı durmak
heben
hob
hat gehoben
kaldırmak
heissen
hiess
hat geheipen
adlandırmak
helfen/hilft
half
hat geholfen
yardım etmek
kennen
kannte
hat gekannt
tanımak
klimmen
klomm
ist geklommen
tırmanmak
klingen
klang
hat geklungen
zil çalmak
kneifen
kniff
hat gekniffen
çimdiklemek
kommen
kam
ist gekommen
gelmek
Sayfa 35 / 102
können/kann
konnte
hat gekonnt
yapabilmek
laden/ladt (ladet)
lud
hat geladen
yüklemek
lassen/lässt
liep
hat gelassen
bırakmak
laufen/läuft
lief
ist gelaufen
koşmak
leiden
litt
hat gelitten
acı çekmek
leihen
lieh
hat geliehen
ödüne vermek
lesen/liest
las
hat gelesen
okumak
liegen
lag
hat gelegen
(yatık) durmak
erlöschen/erlischt
erlosch/erlösch ist erloschen/ hat
sönmek, bitmek
gelöscht
lügen
log
hat gelogen
yalan söylemek
mahlen
mahlte
hat gemahlen
öğütmek
meiden
mied
hat gemieden
kaçınmak
Sayfa 36 / 102
melken
molk
hat gemolken
sağmak
messen/misst
maβ
hat gemessen
ölçmek
müssen/muss
musste
hat gemusst
mecbur olmak
nehmen/nimmt
nahm
hat genommen
almak
nennen
nannte
hat genannt
adlandırmak
pfeifen
pfiff
hat gepfiffen
ıslık çalmak
preisen
pries
hat gepriesen
övmek
quellen/quillt
quoll
ist gequollen
fışkırmak
Sayfa 37 / 102
INFINITIV
PRATERİTUM P. PERFEKT
ANLAMI
raten/rät
riet
hat geraten
öğüt vermek
reiben
rieb
hat gerieben
sürmek, oğuşturmak
reıssen
riss
hat/ist gerissen
yırtmak, parçalamak
reiten
ritt
hat/ist geritten
ata binmek
rennen
rannte
ist gerannt
koşmak
riechen
roch
hat gerochen
kokmak
ringen
rang
hat gerungen
güreşmek
rufen
rief
hat gerufen
çağırmak
salzen
salzte
hat gesalzen
tuzlamak
saufen/säuft
soff
hat gesoffen
(aşırı) içmek
Sayfa 38 / 102
saugen
sog
hat gesogen
emmek
schaffen
schaffte, schuf
hat geschafft, hat
yaratmak
geschaffen
schallen
schallte, scholl hat geschallt, ist geschollen
çınlamak, yankılanmak
scheiden
schied
hat/ist geschieden ayırmak (boşamak)
scheinen
schien
hat geschienen
görünmek, parlamak
scheren/schert
schor
hat geschoren
ilgilendirmek
schieben
schob
hat geschoben
itmek, kaydırmak
schiessen
schoss
hat geschossen
ateş etmek, vurmak
schlafen/schlâft
schlief
hat geschlafen
uyumak
schlagen/schlâgt
schlug
hat geschlagen
vurmak, dövmek
schleichen
schlich
ist geschlichen
sokulmak, yanaşmak
Sayfa 39 / 102
schliessen
schloss
hat geschlossen
kapatmak
schlingen
schlang
hat geschlungen
sarmak, yutmak
schmeissen
schmiss
hat geschmissen
atmak, fırlatmak
schmelzen/schmilzt
schmolz
hat/ist
erimek
geschmolzen
schneiden
schnitt
hat geschnitten
kesmek
schreiben
schrieb
hat geschrieben
yazmak
schreien
schrie
hat geschrien
bağırmak
schreiten
schritt
ist geschritten
kavga etmek
schweigen
schwieg
hat geschwiegen
susmak
schwellen/schvvillt
schwoll
hat geschwollen
şişmek
schwimmen
schwamm
hat/ist
yüzmek
geschwommen
Sayfa 40 / 102
schwinden
schwand
ist geschwunden
azalmak
schwingen
schwangen
hat geschwungen
sallamak, titremek
schwören
schwor, schwur hat geschworen
yemin etmek
sehen/sieht
sah
hat gesehen
görmek
sein/ist
vvar
ist gevvesen
olmak
senden
sandte
hat gesandt
göndermek
singen
sang
hat gesungen
şarkı söylemek
sinken
sank
ist gesunken
batmak
Sayfa 41 / 102
INFINITIV
PRÂTERİTUM P. PERFEKT
ANLAMI
sinnen
sann
hat gesonnen
düşünmek, tasarlamak
sitzen
sap
hat gesessen
oturmak
spalten
spaltete
hat gespalten
yarmak, ayırmak
speien
spie
hat gespie
tükürmek, püskurmek
sprechen/spricht
sprach
hat gesprochen
Konuşmak
springen
sprang
ist gesprungen
sıçramak
stecken
stack
hat/ist gesteckt
sokmak
stehen
stand
hat gestanden
ayakta durmak
Sayfa 42 / 102
stehlen/stiehlt
stahl
hat gestohlen
çalmak
steigen
stieg
ist gestiegen
yükselmek
sterben/stirbt
starb
ist gestorben
ölmek
stinken
stank
hat gestunken
kötü kokmak
stossen/stösst
stiess
hat gestossen
çarpmak
streiten
stritt
hat gestritten
kavga etmek
tragen/trâgt
trug
hat getragen
taşımak
treffen/trifft
traf
hat getroffen
buluşmak, raslamak
treten/tritt
trat
hat/ist getreten
ayak basmak
trinken
trank
hat getrunken
içmek
tun/tut
tat
hat getan
yapmak, etmek
vergessen/vergisst
vergass
hat vergessen
unutmak
Sayfa 43 / 102
verlieren
verlor
hat verloren
kaybetmek
verschwinden
verschwand
ist verschwunden
yok olmak
verzeihen
verzieh
hat verziehen
bağışlamak
wachsen/wâchst
wuchs
ist gewachsen
büyümek, yetişmek
waschen/wâscht
wusch
hat gevvaschen
yıkamak
weben/webt
wob
hat gevvoben
örmek, dokumak
wenden
wandte
hat gewandt
çevirmek
(wendete)
werben/wirbt
warb
hat geworben
reklam yapmak
werden/wird
wurde
ist geworden
olmak
werfen/wirft
warf
hat geworfen
atmak
wiegen
wog
hat gewogen
tartmak
wissen/weiss
wusste
hat gewusst
bilmek
Sayfa 44 / 102
ziehen
zog
hat/ist gezogen
çekmek
zwngen
zwang
hat gezwungen
zorlamak
DAS İV (EDİLGEN ÇATI)
Almanca'da edilgen çatı, werden fiilinin yardımıyla, nesne/tümleç başa alınarak ve cümledeki fiil, Perfekt yapılarak elde edilir. Örnek,
Veysel liest das Buch.
Veysel kitabı okuyor.
Das Buch wird (von Veysel) gelesen. Kitap (Veysel tarafından) okunuyor.
Sayfa 45 / 102
Edilgen çatıyla ilgili olarak aşağıdaki hususlara dikat edilmelidir:
1. Etken cümledeki nesne (ki, bu Almanca'da Akkusativobjekt olarak ifade edilir), edilgen yapılırken yalın hale (Nominativ) dönüşür. Örnek,
lch schreibe einen Brief. Ben bir mektup yazıyorum.
Der Brief wird von mir geschrieben. Mektup, benim tarafımdan yazılıyor.
2. Etken cümledeki Dativ halde bulunan tümleç ise, edilgen cümlede de Dativ kalır. Örnek,
Ayşe hilft ihrem Grossvater. Ayşe dedesine yardım ediyor.
Dem Grossvater wird von Ayşe geholfen. Dedeye Ayşe tarafından yardım ediliyor.
3. Fiillerin farklı zamanlarına göre, iv cümlenin kuruluşu da değişir. Bu konu aşağıda örnekler üzerinde gösterilmiştir:
Sayfa 46 / 102
Der Brief wird geschrieben. (Präsens) Mektup yazılıyor.
Der Brief wurde geschrieben. (Präteritum)
Mektup yazılıyordu /yazıldı.
Der Brief ist geschrieben worden. (Perfekt)
Mektup yazıldı.
Der Brief war geschrieben worden. (Plusquamperfekt)
Mektup yazılmıştı.
Der Brief wird geschrieben werden. (Fütur)
Mektup yazılacak.
Der Brief wird geschrieben worden sein. (Fütur II)
Mektup yazılmış olacak.
Sayfa 47 / 102
4. Modalverb'lerle kurulan iv cümlelerin durumu ise aşağıdaki örnekler üzerinde izlenmelidir:
Der Brief muss geschrieben werden. (Präsens) Mektup yazılmalıdır, (şimdiki ya da geniş zamanda)
Der Brief musste geschrieben werden. (Prâteritum) Mektup yazılmalıydı, (yakın geçmiş zamanda)
Der Brief hat geschrieben werden müssen. (Perfekt) Mektup yazılmalıydı, (uzak geçmiş zamanda)
Der Brief hatte geschrieben werden müssen. (Plusquamperfekt) Mektup yazılmalıymış.
Der Brief wird geschrieben werden müssen. (Fütur) Mektup yazılmalıdır, (gelecek zamanda)
5. Almanca'da bir de çatı olarak etken (Aktiv) olup da, anlam olarak edilgen (iv) cümleler vardır ki, "man" sözcüğü ile kurulurlar. Örnek,
Sayfa 48 / 102
Hier darf man nicht rauchen.
Burada sigara içilmez.
DİE PRÂPOSITIONEN (İLGEÇLER)
Prâpositionlar (prepozisyon şeklinde okunur) Almanca'da en iyi öğrenilmesi gereken konulardan birisidir. Kendilerinden sonra gelen isimleri Akkusativ, Dativ ya da Genitiv yapan
Sayfa 49 / 102
Prapositionlarla ilgili olarak aşağıdaki genel kurallara dikkat edilmelidir.
1. Bazı Prâpositionlar, kendilerinden sonra gelen isimleri, cümlede geçen fiil, şayet eylem bildiriyorsa Akkusativ; yok eylem değil de durum bildiriyorsa Dativ yapar.
Bu Präpositionlar an (bitişik olarak yanına/yanında), auf (üstüne/üstünde), hinter (arkasına/arkasında), neben (ayrı olarak yanına/yanında), in (içine/içinde), unter (altına/altında), über (ayrı olarak üstüne/üstünde), vor (önüne/önünde), zwischen (arasına/arasında)'dir. Örnek,
lch gehe an die Tafel. Tahtanın yanma gidiyorum. (Akkusativ)
Sayfa 50 / 102
lch bin an der Tafel. Tahtanın yanındayım. (Dativ)
2. Bazı Präpositionlar önlerindeki isimleri daima Akkusativ yaparlar. Bunlar, durch (arasından, içinden), für (için), ohne (olmaksızın), um (etrafında), gegen (karşı, (bir yöne) doğru), bis (kadar), wider (aksine), entlang (boyunca) Präpositionlarıdır. Örnek,
lch danke dir für deine Hilfe. Yardımın için sana teşekkür ediyorum.
3. Bazı Prâpositionlar ise, önlerindeki ismi daima Dativ yaparlar. Bunlar, aus (-den/-dan -çıkış bildirir), von (-den/-dan -ayrılış bildirir-),
Sayfa 51 / 102
bei (yanında, nezdinde), mit (birlikte), nach (sonra, göre), seit (-den beri), zu (-e doğru -yön-), auβer (dışında), entgegen (karşı), gegenüber (karşısında), gemäβ (göre), nächst (yanında, -den sonra), ab (-den itibaren)'dır. Örnek, lch komme aus der Schule. Okuldan geliyorum.
4. Bir kısım Prâpositionlar ise, önlerindeki isimleri Genitiv hale sokarlar. Bunların belli başlıları şunlardır: während (esnasında, sırasında), wegen (dolayı), statt/anstatt (yerine), trotz (rağmen), mittels/vermittels (vasıtasıyla),
Sayfa 52 / 102
ausserhalb (dışında), innerhalb (içinde), oberhalb (üst tarafında), unterhalb (alt tarafında), jenseits (öbür tarafta), diesseits (beri tarafta). Örnek,
Anstatt einer Tasche kaufe ich ein Buch. Çanta yerine kitap satın alıyorum.
REKTION DER VERBEN (FİİLLERİN GEREKTİRDİĞİ HALLER)
Almanca'da fiilerin gerektirdiği haller ve prâpositionlar büyük ölçüde ezberlenmesi gereken, önemli konulardan biridir. Fiillerin hangi hali (Dativ mi, Akkusativ mi vs.) alacakları, çoğu zaman Türkçe anlamlarından çıkarılabilirse de, bu durum her zaman için geçerli değildir. Sözgelimi, "lch sehe den Mann" (Ben adamı görüyorum.), cümlesinde isim (der Mann) Türkçe'de
Sayfa 53 / 102
olduğu gibi Almanca'da da -i hali (Akkusativ)'dir. Ancak örneğin, "lch frage den Lehrer." (Ben öğretmene soruyorum), cümlesi Türkçe'de -e hali iken, Almanca'da -i halidir. Bu nedenle fiillerin anlamları ezberlenirken, Präteritum ve Perfektleri ile birlikte Akkusativ mi Dativ mi aldıklarına dikkat edilmeli, mümkünse bir örnekle ezberlenmelidir.
1. Almanca'da Akkusativ alan fiillerin sayısı oldukça fazladır. Bunlar genel olarak, yukarıda belirtildiği üzere, "kimi? (wen?)" veya "neyi? (was?)" soruları sorularak bulunabilir. Bu kuralın istisnası olarak yukarıda belirtilen "fragen (sormak)", "haben (sahip olmak)" ve "unterrichten (ders vermek)" fiilleri gösterilebilir. Örnek,
lch habe einen Bleistift Bir kurşunkalemim var.
lch unterrichte meinen Bruder. Kardeşime ders veriyorum.
2. Dativ (-e hali) alan başlıca fiiller şunlardır:
Sayfa 54 / 102
angehören
: dahil olmak
gestatten
: izin vermek
beitreten
: üye olmak katılmak
gratulieren
: tebrik etmek
begegnen
: rastlamak
glauben
: inanmak
danken
: teşekkür etmek
helfen
: yardım etmek
dienen
: hizmet etmek,
sich nähern : yaklaşmak
yaramak
entspreehen
: uygun düşmek,
nutzen
: faydası olmak
karşılamak
gefallen
: hoşa gitmek
en
: uymak, yakışmak
gehören
: ait olmak
schaden
: zarar vermek
gelingen
: başarmak
zuhören
: dinlemek, kulak
Sayfa 55 / 102
vermek 3.
Birçok fiil
Prâpositionla
ve hangi fiilin hangi
kullanılır
Prâpositior
kullanılacağının da ezberlenerek öğrenilmesi gerekmektedir. Bol bol kullanmak ve kullanım örnekleri görmek suretiyle Präpositionların zihinde yerleşmesi sağlanmalıdır. Prâpositionlu fiillerin başlıcalarını ve aldıkları Prâpositionları gösteren liste bir sonraki sayfada verilmiştir:
FİİL
PRAPOSITIO
ANLAM
N
abbringen
von+D
bir şeyden caydırmak
achten
auf+A
dikkat etmek
abhângen
yon* D
bağlı olmak
Sayfa 56 / 102
anfangen
mit+D
başlamak
arbeiten
an+D
çalışmak
sich ärgern
über+A
kızmak
sich äussern
über+Â
düşüncesini söylemek
sich amusieren über+A
eğlenmek, dalga geçmek
ankommen
auf*A
bağlı/ilgili olmak
arbeiten
an+D
bir şey üzerinde çalışmak
arbeiten
für*A
bir şey için çalışmak, uğraşmak
auffordern
zu+D
çağırmak
aufmerksam
auf*A
dikkat çekmek, değinmek
machen
Sayfa 57 / 102
aufrufen
zu+D
çağırmak
sich auswirken auf+A
etki yapmak
befreien
von+D
kurtarmak
beginnen
mît+D
başlamak
begrenzen
auf*A
sınırlamak
begründen
mit+D
bir nedene dayandırmak
beitragen
zu+D
katkıda bulunmak
sich beklagen
über+A
şikâyet etmek
sich bemühen
um+A
çaba sarfetmek
benutzen
zu*D
bir amaç için kullanmak
berichten
über+A
bir konuda haber vermek
Sayfa 58 / 102
sich
mit+D
uğraşmak, meşgul olmak
auf+A
yetinmek
beschaftigen
sich beschranken
sich beschweren über+A
şikâyette bulunmak
sich besinnen
auf+A
hatırlamak
bestehen
aus+D
oluşmak, meydana gelmek
betrachten
als+A
...olarak görmek
bewegen
zu+D
sebep olmak
sich bevverben um*A
başvurmak
bitten
um+A
rica etmek
bürgen
für+A
kefil olmak, garanti etmek
Sayfa 59 / 102
danken
für+A
bir şey için teşekkür etmek
denken
an* A
birini düşünmek
denken
über+A
bir şey/kimse hakkında düşünmek
dienen
ais+A
işe yaramak
diskutieren
über+A
bir konu üzerinde tartışmak
sich eignen
für+A
uygun olmak
einladen
zu*D
davet etmek
einsteigen
irt+A
bir araca binmek
sich einstellen
auf*A
kendini hazırlamak
sich
für+A
karar vermek
Sayfa 60 / 102
entscheiden
FİİL
PRAPOSITION
ANLAM
sich entwickeln
zu+D
gelişmek, dönüşmek
sich erinnern
arı* A
hatırlamak
erkennen
an+A
tanımak, çıkarmak
sich erkundigen
nach+D
bir şey hakkında bilgi edinmek
erwarten
von+D
beklemek
fehlen
an+D
eksik olmak
fragen
nach+D
bir şeyi sormak
sich freuen
auf+A
ileride olacak bir şeye sevinmek
Sayfa 61 / 102
sich freuen
übei'+A
olmuş bir şeye sevinmek
sich fürchten
vor+D
korkmak
garantieren
für+A
bir şey için garanti vermek
gehören
zu+D
ait/dahil olmak
gelangen
zu+D
bir şeyi elde etmek
gelten
GİS+A
olarak kabul edilmek, bilinmek
gelten
für+A
geçerli olmak
sich gewöhnen
art+D
alışmak
glauben
an+A
inanmak
halten
für+A
...olarak kabul etmek
sich handeln
um* A
söz konusu o^mak
helfen
bei+D
bir şeyde yardım etmek
Sayfa 62 / 102
herrschen
über+A
hüküm sürmek
hinweisen
ouf*A
göstermek
h of fen
auf+A
ummak, beklemek
sich interressieren für+A
ilgilenmek
sich informieren
über+A
bir şey hakkında bilgi edinmek
sich irren
in+Â
yanılmak
kämpfen
für/um A
mücadele etmek
sich kümmern
um* A
ilgilenmek
lachen
über+A
bir şeye gülmek
leiden
an/unter+D
(bir hastalığa) tutulmak
leiden
unter+D
acı çekmek
nachdenken
über+A
üzerinde düşünmek
Sayfa 63 / 102
en
zu+D
uygun olmak, yakışmak
sich rachen
an*D
intikam almak
rechnen
auf+A
güvenmek
rechnen
mit*D
hesaba katmak
reden
von+D
bahsetmek
reden
über*A
bir şey üzerinde konuşmak
schätzen
auf+A
değer biçmek
schreiben
an+A
birisine yazmak
schreiben
über+A
bir konuda yazmak
sich schützen
vor+D
kendini korumak
sich sehnen
nach+D
özlemek
siegen
über+A
galip gelmek
Sayfa 64 / 102
Sayfa 65 / 102
Grammatik FİİL sorgen sprechen stammen stammen sterben stopen sich streiten teilnehmen traumen sich unterhalten sich verabreden verbinden verfügen vergleichen sich verlassen sich verlieben sich versöhnen sich verstandigen sich verstehen sich vertiefen sich vertragen verzichten sich vorbereiten wahlen warnen warten sich wenden werden wissen sich wundern zanken zweifeln
PRAPOSITION für*A über+Â a m* D von+D an+D ouf+A mit+D an+D von+D über+Â mit*D mit+D über*A mit*D auf*A in* A mit+D mit+D mii*D in+A mii*D auf+A auf+A zu*D vor+D auf+A an*Â mıs+D über*A über+Â mît*D an+D
Sayfa 66 / 102
ANLAM ilgilenmek, bakmak bir şey hakkında görüşmek bir memleketten olmak bir soydan olmak bir (hastalık vs.'den) ölmek rastlamak kavga etmek katılmak, iştirak etmek hayal etmek, arzulamak bir konuda sohbet etmek birisiyle sözleşmek bağlamak bir şeye sahip olmak karşılaştırmak güvenmek aşık olmak barışmak anlaşmak anlaşmak, aynı fikirde olmak bir konuda derinleşmek biriyle iyi geçinmek bir şeyden vazgeçmek hazırlanmak seçmek uyarmak beklemek başvurmak ortaya çıkmak bir konuda bilgi sahibi olmak
Sayfa 67 / 102
bir şeye şaşırmak tartışmak, kavga etmek şüphelenmek
Sayfa 68 / 102
DAS ADJEKTIV (SIFAT)
Sıfat çekimlerini, ismin hallerine göre aşağıdaki şekilde semalastırabiliriz. Şemada artikellere ve ismin hallerine göre sıfatların sonunda meydana gelen değişiklikler koyu gösterilerek belirtilmiştir. ADJEKTIVDEKLINATION (SIFAT ÇEKİMLERİ) SINGULAR
bestimmt
unbestimmt
Nominativ
Akkusativ
Dativ
Genitiv
der alte
den alten
dem alten
des alten
Lehrer
Lehrer
Lehrer
Lehrers
ein alter
einen alten
einem
eines alten
Lehrer
Lehrer
alten
Lehrers
Lehrer
bestimmt
unbestimmt
alter Lehrer
alten Lehrer
altem Lehrer alten Lehrers
das kleine
das kleine
dem
des
Kind
Kind
kleinen
kleinen
Kind
Kindes
ein kleines
ein kleines
einem
eines
Kind
Kind
kleinen
kleinen
Kind
Kindes
kleinem
kleinen
Kind
Kindes
kleines Kind
kleines Kind
Sayfa 69 / 102
bestimmt
unbestimmt
die schöne
die schöne
der
der
Frau
Frau
schönen
schönen
Frau
Frau
eine schöne
eine schöne
einer
einer
Frau
Frau
schönen
schönen
Frau
Frau
schöner
schöner Frau
schöne Frau
schöne Frau
Frau
Çoğul kelimelerde sıfatların sonuna -n takısı geldiğine dikkat edilmelidir.
PLURAL Nominativ
Akkusativ
Dativ
die alten Lehrer die alten Lehrer den alten
Genitiv der alten
Lehrern
Lehrer
die kleinen
die kleinen
den kleinen
der kleinen
Kinder
Kinder
Kindern
Kinder
die schönen
die schönen
der schönen
der schönen
Frauen
Frauen
Frauen
Frauen
Sayfa 70 / 102
Sıfatların derecelendirilmesinde genel kural, Komparativ'de (er), Superlativ'de ise (-st) eki almasıdır. Klein (küçük) sıfatını örnek verelim. Klein sıfatının normal durumu (Grundform'u), bu kelime ile {klein) ifade edilirken, "daha küçük" demek istediğimizde (ki, buna Komparativ denir) "kleiner" deriz. "En küçük" demek istediğimizde ise (buna ise, Superlativ denir), "kleinsten" deriz.
Diğer bazı örnekler:
schön-schöner-schönsten ► ► güzel-daha güzel-en güzel
gross-grösser-grössten
► ► büyük-daha büyük-en büyük
(gross kelimesindeki o harfinin ö'ye dönüştüğüne dikkat edin)
teuer-teurer-teuersten ► ► pahalı-daha pahalı-en pahalı (teuer kelimesinin sıfat çekimlerinde e'nin düşmesine dikkat).
Sayfa 71 / 102
Almanca'da bazı istisnaî kelimeler vardır ki, bunların sıfat çekimlerinde köklerinde de değişiklik olur. Bunlar aşağıda verilmiştir:
gut
besser
am besten
iyi
daha iyi
en iyi_
viel
mehr
am meisten
çok
daha çok
en çok
gem
lieber
am liebsten
severek
daha çok
en çok
severek
isteyerek
hoch
höher
am höchsten
yüksek
daha yüksek
en yüksek
DİE FARBEN (RENKLER) weiss
: beyaz
braun
: kahverengi
rosa :
pembe
blau
: mavi
lila
: mor
Sayfa 72 / 102
grau
gri
hellbraun
ela
grün
yeşil
gelb
sarı
rot
kırmızı
schwarz
siyah
DİE ZAHLWÖRTER (SAYILAR)
Almanca'da belli başlı sayıların yazılışı aşağıda verilmiştir.
a. 1-100 Arası Önemli Sayılar
0 null
10 zehn
20
zwanzig
30 drei ssi g
1 eins
11 elf
21
einundzwanzig
40 vierzig
2 zwei
12 zv/ölf
22
zweiundzwanzig
50 fünfzig
3 drei
13 dreizehn
23
dreiundzwanzig
60 sechzig
Sayfa 73 / 102
4 vier
14 vierzehn
24
vierundzwanzig
70 siebzig
5 fünf
15 fünfzehn
25
fünfundzwanzig
80 achtzig
6 sechs
16 sechzehn
26
sechsundzvvanzig
90 neunzig
7 sieben
17 siebzehn
27
siebenundzwanzig
8 acht
18 achtzehn
28
achtundzwanzig
9 neun
19 neunzehn
29
neunundzwanzig
b. 100-1000 Arası Önemli Sayılar
100 (ein)hundert
101
(eın)hunderteins
102 (ein)hundertzwei
200 zweihundert
201
zweihunderteins 300 dreihundert
Sayfa 74 / 102
400 vierhundert
500 fünfundert
600 sechshundert
700 siebenhundert
800 achthundert
900 neunhundert
c. 1000'den Sonra Gelen Bazı Önemli Sayılar
1000
(ein)tausend
20.000 zv/anzigtausend
1001
eintausendeins
100.000 hunderttausend 1100
eintausendeinhundert
1.000.000 eine Million 1200
eintausendzvveihundert
2.000.000 zvvei MiUionen 1453
eintausendvierhundertdreiundfünfzig
2000
zvveitausend
1.000.000.000 eine Milliarde
10.000
zehntausend
4.000.000.000 vier Milliarden
Sayfa 75 / 102
d. Sıra Sayıları (Ordinalzahlen)
birinci : der (die, das) erste Schüler
ikinci : der (die, das) zweite Schüler
üçüncü: der (die, das) dritte Schüler
dördüncü : der (die, das) vierte Schüler
beşinci: der (die, das) fünfte Schüler
altıncı : der (die, das) sechste Schüler
yedinci: der (die, das) siebte Schüler
sekizinci: der (die, das) achte Schüler
dokuzuncu: der (die, das) neunte Schüler
Sayfa 76 / 102
onuncu: der (die, das) zehnte Schüler
yirminci :der (die, das) zwanzigste Schüler :
yüzüncü der (die, das) hundertste Schüler
bininci :der (die, das) tausendste Schüler
milyonuncu : der (die, das) millionste Schüler
e. Tekrar ifadeleri, rakamların sonuna -mal eki getirilerek yapılır. Örnek, einmal ► bir kere dreimal ► üc kere
zweimal ► iki kere
zehnmal ► on kere
MATEMATISCHE AUFGABEN (Matematik İşaretleri)
plus artı
-
: minus
mal çarpma
*
: geteilt durch bölme
eksi
Sayfa 77 / 102
ist/ist gleich eşittir
DİE UHRZEITEN, TAGE, MONATE UND JAHRESZEITEN (SAATLER, GÜNLER, AYLAR, MEVSİMLER)
1. Almanca'da saatler ifade edilirken, "geçiyor (beş geçiyor gibi)" nach kelimesiyle, "var (beş var gibi)" vor kelimesiyle ve buçuklar halb kelimesiyle ifade edilir. Örnekler: 06.00
: Es ist sechs.
► Saat altı
06.10
: Es ist zehn nach sechs.
► Saat altıyı on geçiyor
06.15
: Es ist viertel nach sechs.
►. Saat altıyı çeyrek
: Es ist halb sieben.
►. Saat altıbucuk
geçiyor 06.30
(halb'den sonra gelecek olan saatin -örneğimizde siebensöylendiğine dikkat) 06.45 var.
: Es ist viertel vor sieben.
►
Saat yediye çeyrek
Sayfa 78 / 102
:Es ist drei viertel sieben. 06.55
: Es ist fünf vor sieben.
►
Saat yediye beş
var.
2. Almanca'da Günler
(Die Tage)
Montag
: Pazartesi Freitag
Dienstag
: Salı
: Cuma
Samstag/Sonnnabend Cumartesi
Mittwoch
:
Çarşamba
Donnerstag
:
Perşembe
3. Günün Kısımları (Die
Sonntag
: Pazar
:
Sayfa 79 / 102
Tageszeiten)
der Morgen
: Sabah
gestern
: Dün akşam
abend
der Vormittag
: Öğleden heute
: Bugün
: Öğle
: Bu sabah
önce
der Mittag
heute morgen
der Nachmittag : Öğleden heute abend : Bu akşam sonra
der Abend
: Akşam
morgen
die Nacht
: Gece
übermorgen : Yarından sonra
die Mittemacht : Gece yarısı
gestern
: Dün
vorgestern
: Yarın
: Evvelki gün
Sayfa 80 / 102
4. Aylar (Die Monate)
Januar
: Ocak
Juli
Temmuz
Februar
: Şubat
August
Ağustos
Mârz
: Mart
September
Eylül
April
: Nisan
Oktober
Ekim
Mai
: Mayıs
November
Kasım
Juni
: Haziran
Dezember
Aralık
Ayların artikeli, der'dir.
♦ Almanca'da ayın kaçı olduğu sorulurken "Der wievielte ist heute?" ya da "Den wievielten haben wir heute?" şeklinde sorulur ve "Heute ist 05.04."; "Heute ist der fünfte vierte" veya "Heute ist der fünfte April", şeklinde cevap verilir.
Sayfa 81 / 102
5. Mevsimler (Die Jahreszeiten)
der Frühling
İlkbahar
der Sommer
Yaz
der Herbst
Sonbahar
der Winter
Kış
Sayfa 82 / 102
DİE KONJUNKTIONEN (BAĞLAÇLAR)
Almanca'da çokça kullanılan bağlaçlar, bunların anlamları ve cümle içinde kullanılışları aşağıda verilmiştir.
als (iken)
Als ich Kind war, gingen wir nach Deutschland. Ben çocukken, Almanya'ya gitmiştik.
(Als, geçmişte bir defa meydana gelmiş olaylar için kullanılır ve fiillerin Prâteritum olmasına neden olur.)
also (o halde, öyleyse)
Sayfa 83 / 102
Ali arbeitet nicht mit mir, also muss ich allein arbeiten. Ali benimle birlikte çalışmıyor, o halde yalnız çalışmalıyım.
anstatt dass (yerine)
Mein Bruder geht immer spazieren, anstatt dass er arbeitet. Kardeşim, çalışacağına sürekli geziyor.
ausserdem (ayrıca, bundan başka)
leh mache meine Aufgaben, ausserdem helfe ich meinem Bruder. Derslerime çalışıyor, ayrıca kardeşime yardım ediyorum.
bevor(önce)
lch muss mich vorbereiten, bevor ich abreise. Yolculuğa çıkmadan önce hazırlanmalıyım.
bis (kadar)
Ayşe hat auf ihren Freund gewartet, bis er kommt. Ayşe erkek arkadaşını, o gelinceye kadar bekledi.
Sayfa 84 / 102
beziehungsweise (bzw.) (veya)
Sagst du das bitte Ali bzw. seiner Frau. Lütfen Ali'ye ya da eşine söyler misin.
da (için)
Da Ahmet krank ist, geht er nicht in die Schule. Ahmet hasta olduğu için, okula gitmiyor.
(Günlük konuşma dilinde "da" yerine "weil" kullanılır. Yukarıdaki örneği konuşma diliyle ifade edecek olursak, şöyle deriz:
Warum geht Ahmet nicht in die Schule? Ahmet geht nicht in die Schule, vveil er
krank ist.)
Sayfa 85 / 102
daher (bundan dolayı)
Der Laden ist geschlossen, daher kann ich nichts kaufen. Dükkân kapalı olduğundan, bir şeyler alamıyorum.
damıt (-mek için)
Mach die Türe zu, damit wir abfahren können. Kapıları kapa ki, yola çıkalım.
dann (sonra, o zaman)
Ali macht zuerst seine Aufgabe, dann geht er ins Kino. Ali, önce ödevini yapıyor, sonra sinemaya gidiyor.
darum (bunun için)
Ayşe möchte in der Prüfung Erfolg haben, darum arbeitet sie viel. Ayşe sınavı başarmak istiyor, bunun için çok çalışıyor.
das heisst (d.h.) (yani)
Sayfa 86 / 102
Meine Mutter wird im April kommen, das heipt wenn sie wieder gesund ist. Annem Nisan'da gelecek, yani tekrar sağlığına kavuşursa.
dass (ki)
lch möchte, dass meine Schwester erfolgreich ist.
Ben istiyorum ki, kız kardeşim başarılı olsun.
denn (çünkü)
Du musst schnell gehen, denn dein Vater vvartet auf dich. Çabuk gitmelisin, çünkü baban seni bekliyor.
(Hatırlatma: Aynı cümle "weil" ile kurulsaydı, fiil sona gelecekti. Du musst schnell gehen, weil dein Vater auf dich vvartet.)
deshalb, deswegen (bundan dolayı)
Sayfa 87 / 102
DasWetter ist heute bewölkt, deswegen (deshalb) fahren wir nicht spazieren. Bugün hava bulutlu, bundan dolayı gezmeye gitmiyoruz.
doch (bununla birlikte, ancak)
Das Auto ist wirklich schön, doch ist es sehr teuer. Araba gerçekten güzel, ama çok pahalı.
ebenso (aynı şekilde, bunun yanında)
Hasan kann Deutsch und Englisch, ebenso Arabisch.
Hasan Almanca ve İngilizce, bunun yanında Arapça biliyor.
einerseits...andererseits (bir yandan...diğer yandan)
Einerseits hört Mehmet Musik, andererseits macht er seine Aufgabe.
Mehmet bir yandan müzik dinliyor, diğer yandan ödevini yapıyor.
Sayfa 88 / 102
entweder...oder (ya...ya da)
Entweder ich mache Urlaub, öder ich arbeite im Sommer. Ya tatil yaparım, ya da yazın çalışırım.
indem (-mek suretiyle)
Wir werden erfolgreich, indem wir viel arbeiten. Çok çalışmak suretiyle başarılı olacağız.
insofern/insoweit (o bakımdan)
Er hat mir das Geld zurückgegeben, insoweit ist alles in Ordnung.
Bana parayı geri verdi, o bakımdan her şey yolunda.
inzwischen (bu arada)
lch muss noch arbeiten, inzwvischen kannst du, zum Markt gehen. Benim daha çalışmam gerekiyor, bu arada sen pazara gidebilirsin.
Sayfa 89 / 102
ja...sogar (hatta, bile)
Süreyya Ayhan hat sehr gute sportliche Leistungen gezeigt, ja sie wurde imRennen sogar die zweiter
Süreyya Ayhan çok iyi bir sportif başarı gösterdi, hatta koşuda ikinci oldu.
je...desto/je...umso (ne kadar...o kadar)
Je länger man in Deutschland bleibt, desto (umso) besser spricht man Deutsch. Almanya'da ne kadar çok kalınırsa, Almanca o kadar iyi konuşulur.
jedoch (bununla beraber, ama)
Turgay ist in Deutschland vier Jahre geblieben, jedoch kann er nicht so gut
Deutsch.
Sayfa 90 / 102
Turgay Almanya'da dört yıl kaldı, ama Almanca'sı çok iyi değil.
kaum (henüz, yapar yapmaz)
Kaum hatte er mich erblickt, da lud er mich zu einer Tasse Kaffee ein. Beni görür görmez kahve içmeye davet etti.
nachdem (-dikten sonra)
(Bu bağlaçta fiillerin zamanlarındaki uyuma dikkat edilmelidir.)
Nachdem er Deutsch gelemt hatte, begann er sein Studium. Plusquamperfekt Prâteritum
Nachdem er Deutsch gelernt hat, beginnt er sein Studium. Perfekt
Prâsens
Nachdem er Deutsch gelemt hat, wird er sein Studium beginnen.
Perfekt
Fütur
Sayfa 91 / 102
Almanca öğrendikten sonra yükseköğrenime başladı I başlıyorI başlayacak.
namlich (yani)
Du musst in der Schule lernen, was in deinem Leben brauchst, namlich Lesen,
Schreiben, Arbeiten usw.
Okulda, hayatta sana lâzım olan şeyleri, yani okumak, yazmak, çalışmak vs.
öğrenmelisin.
nur (yalnız, ancak)
Die Dame ist sehr schön, nur ist sie ein wenig dünn. K çok güzel, ancak biraz zayıf.
ob (-ip -meyeceğini)
Sayfa 92 / 102
Weisst du, ob Ali kommt? Ali'nin gelip gelmeyeceğini biliyor musun?
obwohl (obgleich, obschon) (rağmen) Nazlı will sich nicht entschuldigen, obwohl (obgleich, obschon) er im Unrecht ist. Nazlı, haksız olmasına rağmen, özür dilemek istemiyor.
ohne...zu/ohne...dass (-meksizin)
Dein Bruder nimmt das Buch, ohne zu fragen. Kardeşin, sormadan kitabı alıyor.
seit/seitdem (-den beri)
Seit(dem) wir hier sind, haben viele Bekannte uns besucht. Buraya geldiğimizden beri, bir çok tanıdığımız bizi ziyaret etti
sobald (olur olmaz)
Du musst anrufen, sobald du zu Hause angekommen bist.
Eve gelir gelmez, telefon etmelisin.
Sayfa 93 / 102
sofern (o takdirde)
lch helfe dir, sofern ich in der Lage bin. Uygun olursam, sana yardım ederim.
solange (olduğu sürece)
Mein Grossvater wollte in Aydın wohnen, solange er lebt. Dedem yaşadığı sürece Aydın'da oturmak isterdi.
somit (böylece)
Mein âlterer Bruder ist aus Kayseri gekommen, somit sind unsere Familie
beisammen.
Abim Kayseri'den geldi; böylece ailemiz bir araya geldi.
sondern (aksine)
Sayfa 94 / 102
Mein kleiner Bruder will nicht studieren, sondern gleich in den Beruf gehen.
Küçük kardeşim üniversite okumak istemiyor; aksine hemen mesleğe başlamak
istiyor.
sonst (aksi takdirde, yoksa)
Du musst viel arbeiten, sonst kannst du keinen Urlaub haben. Çok çalışmalısın, yoksa tatil yapamazsın.
soviel/soweit (kadarıyla, göre)
Soviel (soweit) ich weiss, kommt seine Schv/ester am Sontag. Bildiğim kadarıyla, kızkardeşi Pazar günü geliyor.
sovvie (auch) (ve aynı şekilde, gibi)
Ali sowie mein Bruder studieren in İstanbul. Ali ve kardeşim İstanbul'da okuyorlar.
Sayfa 95 / 102
statt (yerine)
Statt ins Kino zu gehen, sollst du deine Aufgaben machen.
Sinemaya gideceğine, ödevlerini yapmalısın.
stattdessen (onun yerine)
lch hatte dich um einen langen Brief gebeten, stattdessen hast du mir eine Postkarte geschickt.
Senden uzun bir mektup yazmanı rica etmiştim; sen onun yerine bir kartposta l gönderdin.
teils...teils (biraz...biraz da)
Teils bejahren wir die Plâne, teils lehnen wir sie ab. Planı kısmen kabul ediyoruz; kısmen de reddediyoruz.
trotzdem (buna rağmen)
Sayfa 96 / 102
Er hat viele Medikamente genommen, trotzdem ist er nicht gesünder geworden. Çokça ilaç almasına rağmen, iyileşemedi.
um...zu (için)
Fatma hat an einem Deutschkurs teilgenommen, um ihre Deutschkentnisse zu verbessern.
Fatma Almanca bilgisini geliştirmek için, bir Almanca kursuna katıldı.
und zwar (şöyle ki)
Wir haben einige Stâdte besucht, und zwar Samsun, Ordu, Giresun und Trabzon. Bazı şehirleri ziyaret ettik; şöyle ki, Samsun, Ordu, Giresun ve Trabzon.
wâhrend (sırasında)
Wâhrend unserer Reise, haben vvir schöne Landschaften gesehen. Yolculuğumuz sırasında güzel manzaralar gördük.
Sayfa 97 / 102
weder...noch (ne...ne de)
lch kann weder Englisch noch Arabisch, ich kann nur Deutsch.
Ne İngilizce ne de Arapça (bilmiyorum), yalnızca Almanca biliyorum.
wenn (eğer)
Wenn ich nach İstanbul fahre, besuche ich meine Tante. İstanbul'a gidersem, teyzemi ziyaret ederim.
wenn...auch (olmasına rağmen)
Tarık hat in seiner Prüfung keinen Erfolg gehabt wenn er auch viel gearbeitet hatte. Tarık, çok çalışmış olmasına rağmen, kötü bir sınav yaptı.
wie...auch/wie...auch immer (ne kadar...olursa olsun)
Sayfa 98 / 102
Wir werden unsere Aufgaben machen, wie sehwierig sie auch immer sind. Ödevlerimiz ne kadar zor olursa olsun, onları yapacağız.
wo (iken)
Warum hast du mich nicht besucht, vvo ich auf dich so lange gevvartet habe. Ben seni o kadar çok beklemişken, sen beni niçin ziyaret etmedin?
zumal (olduğu takdirde)
Wir werden im Garten arbeiten, zumal es nicht regnet. Hava yağmadığı takdirde, bahçede çalışacağız.
zwar...aber (gerçi)
Es fâhrt zwar Dolmuş dorthin, aber ich fahre lieber mit dem Fahrrad.
Oraya gerçi dolmuş gidiyor, fakat ben bisikletle gitmeyi tercih ediyorum.
Sayfa 99 / 102
RELATIVSÂTZE (İLGİ CÜMLELERİ)
Almanca'da ilgi cümleleri, ana cümlede geçen bir isimle ilgili ek bir açıklama yapılmasını sağlar. Örnek,
Die Frau, die vor dem Fenster steht, ist meine Tante. O, pencerenin önünde duran bayan teyzemdir.
İlgi cümlelerinde geçen isimlerin artikelleri, bu cümlelerdeki fiillere göre, Nominativ, Akkusativ, Dativ veya Genitiv olabilir. Bu konuyu aşağıdaki cümle üzerinde örneklendirebiliriz:
Nominativ (Yalın Hal)
Der Mann, der dört steht, ist mein Vater. Orada duran adam benim babamdır.
Die Dame, die dort steht, ist meine Mutter. Orada duran bayan benim annemdir.
Sayfa 100 / 102
Das Kind, das dort steht, ist mein Bruder. Orada duran çocuk benim kardeşim.
Die Kinder, die dort stehen, sind meine Brüder. Orada duran çocuklar, benim kardeşlerimdir.
Akkusativ (-i Hali)
Der Mann, den ich besuche, ist mein Vater. Ziyaret ettiğim adam, babamdır.
Die Dame, die ich besuche, ist meine Mutter. Ziyaret ettiğim bayan, annemdir.
Das Kind, das ich besuche, ist mein Bruder. Ziyaret ettiğim çocuk, kardeşimdir.
Die Kinder, die ich besuche, sind meine Brüder. Ziyaret ettiğim çocuklar, kadeşlerimdir.
Dativ (-e Hali)
Sayfa 101 / 102
Der Mann, dem ich helfe, ist mein Vater. Yardım ettiğim adam, babamdır.
Die Dame, der ich helfe, ist meine Mutter. Yardım ettiğim bayan, annemdir.
Das Kind, dem ich helfe, ist mein Bruder. Yardım ettiğim çocuk, kardeşim.
Die Kinder, denen ich helfe, sind meine Bruder. Yardım ettiğim çocuklar, benim kardeslerimdir.
Genitiv (-in Hali)
Der Mann, dessen Heft da liegt, ist mein Vater. Defteri orada duran adam, babamdır. Die Dame, deren Heft da liegt, ist meine Mutter. Deften orada duran bayan, annemdir. Das Kind, dessen Heft da liegt, ist mein Bruder. Defteri orada duran çocuk, kardeşim.
Sayfa 102 / 102
Die Kinder, deren Hefte da liegen, sind meine Bruder Defterleri orada duran çocuklar, benim kardeslerimdir.